Nasıl olur da denizin kıyısındaki bir kenti su basar?.. Nasıl olur da biraz kuvvetli bir yağışın yaşandığı her gün, bu kentin en az bir yerinden su baskını haberleri yükselir?.. Nasıl olur da bir sahil kentinde hava akımının önü kesilir, bir kent havasızlıktan bunalır, boğulur, hava kirliliği problemi yaşanır?.. Nasıl olur da trafik arap saçına döner?.. Nasıl olur da bir kent bu kadar sevimsiz, kimliksiz, karaktersiz bir kente, dönüşür?.. Bir gecekondu yığını görüntüsü edinir?..

Hakim rüzgârların kuzey – güney yönünde olduğu bir kentte, nasıl olurda neredeyse bütün ana arterler doğu – batı yönünde olur?.. Nasıl olur da hava koridorları olmayan bir kent oluşur ve bir sahil kentinde hava kirliliği yaşanır; doğrudan denize akacak yağmur suyunun önü kesilir de, her yağmur bir sele dönüşür?.. Nasıl olur da bunca yıllık bir kentte kentlilik bilinci oluşmaz?..

Neredeyse hepinizi yıldıracak kadar sık tekrarladığım bir konu var ya; seçimle gelinen her yere, atama yapılacak her yere insani ve ahlâki değerlere bağlı, eğitimli, bilgili, birikimli, donanımlı, deneyimli, ehliyetli, liyakat sahibi, vizyoner insanların getirilmesi şartı var ya… İşte her şeyin nedeni o şarta uymamış olmanız, uymuyor olmanız, uymayacak olmanız.

İşte her şeyin nedeni, bugüne kadar bu kenti yönetsin diye seçtiğiniz belediye başkanları, belediye meclis üyeleridir kardeşim. Kent planlaması kavramından bihaber, rant planlaması uzmanı haramiler var ya, işte her şeyin nedeni onlardır. Bu kent için canını dişine takan seçilmiş çok az sayıda insanı da tenzih ederim ama ne yazık ki ödediğiniz bedelin nedeni seçtiklerinizdir. Daha doğrusu; küçük kişisel çıkarlarınız için şuursuz, yetersiz insanları seçip bu kenti mahveden sizlersiniz.

Şimdi hemen önümüzde bir yerel seçim var. Bakalım bu defa ne yapacaksınız?..

 

Yücel BİNİCİ