Yaşamımızı biz mi belirliyoruz? Neden buradayız?  Özellikle Dünya yaşamının, insan ırkı elinde ne kadar zorlaştığını görüp derinden bir ah çekenler için en acı verici sorulardır bunlar.

Bilimsel temelde bu soruların cevaplarını arayıp duruyoruz. Bu sorular bize, yaşamı hem çok kolaylaştıran hem de gelecek kaygıları oluşturan teknolojiler sundu.

İşleyen fizik yasalarımız çok küçük ve çok büyük boyutlarda farklı işler. Einstein ve Hawking gibi bilim insanları bu iki dünyayı birleştirmeye çalıştı; ancak başaramadı ve hala bunu başarmak için çalışılmaktadır.

Maddeyi oluşturan, içindeki küçücük dünyaların, oluşturdukları şeylerden bu kadar farklı çalışması hayret verici ki siz de bilirsiniz, Einstein kuantum fiziğini kabul etmekte çok zorlanmıştır.

Laplace, Fransız filozof, matematikçi ve fizikçiydi. Determinizmi benimsemiş ve eğer evrendeki her şeyin yeri ve tüm fizik yasaları bilinirse geçmişin ve geleceğin tam olarak bilinebileceğini söylemiştir. Bu bakış açısı, her şeyin ve yaşamlarımızın kesin bir şekilde öngörüldüğünü, belli olduğunu ifade eder.

Nörofizyolog Benjamin Libet’ in yaptığı meşhur deneyler, bir eylemi gerçekleştirmeden yarım saniye önce beyinde karar alındığını gösterdi. Bu mekanizma, kişinin bilinçli bir şekilde karar vermediği, kararların bilinçaltı tarafından alındığı şeklinde yorumlandı. Yani gerçekleşecek olan önceden belliydi.

Şimdi gelelim makro ve mikro sistemlerde işleyen fizik yasalarına. Eğer bir makro sistemde, fizik kuralları ve koşullar tam olarak biliniyorsa bir deneyi yaptığınızda hangi sonuç ile karşılaşacağınızı tahmin eder ve ufak bir standart sapma ile bu sonuçlara ulaşırsınız. Örneğin, bir arabanın tüm özelliklerini ve arabayı süreceğiniz ortamın da tüm fiziksel koşullarını biliyorsanız, hangi noktada hangi hızda olacağını hesaplayabilirsiniz.

Şimdi bir de mikro sistemi inceleyelim. Örneğin, bir elektronun konumunu belirlemek istiyorsunuz ve belirlediniz ya da siz öyle zannettiniz; çünkü konumunu belirlediğiniz andan itibaren o elektron orada olmayacaktır. Aynı şekilde konumunu belirlediğiniz andaki hızını hesaplayamayacaksınız; çünkü hız ve konum birbirine bağlı niceliklerdir ve kuantum mekaniğinde bu nicelikleri aynı anda ölçemezsiniz (Heisenberg Belirsizlik İlkesi). Atomda bu sebeple elektron bulutu vardır. Yani elektronların bulunma olasılığının olduğu bölgeler. Kesin olarak nerede olduklarının söylenemediği ve aslında bir dalga halinde bulundukları özel alanlar.

Bu durum kuantum dünyasında rastgeleliğin olduğunu gösterir. Hiçbir şey kesin değildir. Bu rastgelelik, yapılan tüm deneylerle ispatlanmıştır. Ancak daha büyük boyutlara çıktığımız bizim dünyamızda durum hiç de rastgele değildir. Olan bir durumun fiziksel sonuçları, fizik yasaları çerçevesinde açıklanabilir ve koşullar aynı kaldıkça aynı sonuçlar elde edilir.

İşte böyle zıtlıklar iç içe. Bir tarafta önceden bilinebilirlik, bir tarafta rastgelelik. Üstelik makro boyutlar, mikro boyutlardan oluşurken bu paradigma insanın beynini gerçekten spagetti yapabilir.

Öyleyse, burada oluşumuz rastgelelik ise başka bir evrenin mikro boyutları mıyız? Eğer burada oluşumuz kesin ve belli idiyse bu neyin belirleyiciliğidir? Eğer özgür irade yoksa varlığımızı nasıl değerlendirmeliyiz? Eğer bilinçaltı sistemde, kuantum mekaniği yasaları işliyorsa ve aslında rastgeleliğin bizim henüz kavrayamadığımız bir düzeni varsa ve bu düzeni, ne olduğunu tam olarak kavrayamadığımız bilinç ile yapıyorsak, o zaman özgür iradeyi kullanamıyor muyuz? Ya da tamamen rastgelelik işliyorsa bilinç ve özgür irade kavramları bu noktada nasıl tanımlanmalı ve nasıl işliyor?

Aslında sorarken birkaç cevap vermeye çalıştığım bu durumun, hepimizde bir cevabı var; ancak şunu da unutmamalıyız ki cevabımız her ne ise o cevap da değişebilir. Çünkü kuantum dünyası çılgındır ve bizi daha önce başka bir şeyi seçtiğimiz için, çökerttiğimiz kuantum durumlarından biri ile tekrar ölçümleme yapmaya gönderip fikrimizi değiştirebilir…

Kendisini yapı taşı olarak kullanıp oluşturduğu maddelerde kendini kaybeden bir dünya bu. Tıpkı yeni bileşiklerin oluşması gibi… Sanki birleşip büyüdükçe daha da küçülüyor sınırları. Gizemlerini kaybedip bildik tanıdık bir hale geliyor. Belki de bizim için yapıyor bunu. Beynimizin sınırları bu olduğu için. Her atomun da bilinci olduğuna göre o da seçim yapıyordur belki ve bizim birbirimiz için istemediğimiz, dünyada yaşamayı kolaylaştırma işini kuantum dünyasındaki parçacıklar bizim için yapıyordur. Kim bilir, belki de bu parçacıklar hayal edemediğimiz hayalin daha da ötesinde bambaşka başkalıklardır ve bizim henüz çözemediğimiz bir sistemde tüm yasaları ile bu evrenin bir arada kalmasını sağlayan muhteşem canlılardır…

Meral COŞKUN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kaynak: “Makro ve Mikro Sistemler Paradigması ile Özgür İrade Uzantısı” http://www.bizsiziz.com/makro-ve-mikro-sistemler-paradigmasi-ile-ozgur-irade-uzantisi/