Dünyanın dört bir yanındaki ülkelerden alınan su örneklerinde mikroplastik kirliliğine rastlandı. Guardian gazetesinin haberine göre her 100 örnekten 83’ünde mikroskobik boyutta plastik parçaları görüldü.

Bilim insanlarının Orb Media için yaptığı araştırmanın ardından uzmanlar, sudaki plastiğin insan sağlığı üzerine etkilerinin daha ciddi bir şekilde araştırılması çağrısında bulundu.

İncelenen onlarca ülke içinde su kaynakları en kirliği yüksek olan ülke ABD çıktı. Kongre binası ve ABD Çevre Koruma Ajansı ve Trump Tower da dahil olmak üzere çok sayıda yerden alınan sularda mikroplastiğe rastlanırken ülke çapında her 100 sudan 94’ünde bu tip kirlilik tespit edildi.

ABD’yi Lübnan ve Hindistan takip etti. En düşük plastik kirliliğinin gerçekleştiği Avrupa’da da bu oran yüzde 72’ydi. ABD’de her 500 ml’lik suda 4,8 mikrofiber, Avrupa’da ise 1,9 mikrofibere rastlandı.

Araştırmayı gerçekleştiren Galway-Mayo Institute of Technology’den Dr. Anne Marie Mahon ise “Mikroplastiklerin sağlık üzerindeki etkilerini bilmiyoruz. Bu yüzden bir an önce bu konuda daha fazla araştırma yapıp riskleri öğrenmeliyiz” diyor.

 

Plastik kirliliğinin önüne geçmek için bazı ülkeler plastik poşet kullanımını yasakladı.

 

İki farklı etki

Mahon’a göre plastiklerin insan vücudu üzerinde iki farklı etkisi bulunuyor. Bunlardan biri, insan hücrelerinin içine girebilecek kadar küçük plastikler, ikincisi ise plastiklerin üzerinde üreyebilen bakteriler.

Orb Media için gerçekleştirilen analizde 2,5 mikrona kadar parçacıklar ölçülebiliyordu. Daha küçük parçacıkların ölçülmesi mümkün olmasa da Mahon “Bu boyutlarda mikrofiberleri gördüğümüze göre daha küçüklerinin orada bulunmadığını düşünmemiz için bir sebep yok. Bir mikronun binde biri olan nanometre boyutundaki plastikler hücrelere ve organlara girebilir” diyor. Mahon, mikroplastiklerin üzerinde zararlı bakterilerin üremesinin de mümkün olduğuna dikkat çekiyor.

İngiltere’deki Plymouth Üniversitesi’nden Prof. Richard Thompson ise doğadaki hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalara göre mikroplastiklerin zehirli kimyasallar içerdiği ve vücuda girdikten sonra bunları salgılayabildiğini söylüyor. Thompson’ın yürüttüğü bir araştırmaya göre İngiltere’de tutulan her üç balıktan birinde mikroplastikler bulunuyor.

Mikroplastik kirliliğinin yaygınlığı, son yıllarda yürütülen araştırmalarla daha net bir şekilde anlaşılıyor. Daha önce Almanya’da yapılan bir araştırmada test edilen 24 bira markasının tümünde mikroplastikler bulunmuştu. Fransa’nın başkenti Paris’te ise araştırmacılar havada mikroplastikler tespit etmiş ve kente her yıl 3 ile 10 ton arasında mikroplastik yağdığı tahmininde bulunmuştu.

 

Üretilen plastiklerin yalnızca küçük bir kısmı geri dönüşüm tesislerinde değerlendiriliyor.

 

Londra’daki King’s College’dan Frank Kelly, 2016’da bir parlamento oturumunda konuyla ilgili şunları söylemişti:

“Eğer mikroplastikleri solursak ciğerlerimizin alt kısımlarında veya dolaşım sistemimizde bu kimyasalları salgılayabilirler.”

Mikroplastiklerin içme sularına nasıl karıştığı bilinmese de havaya karışan plastiklerin bunda etkisi olduğu düşünülüyor. Bu parçacıklar kıyafetler ve halıların yanı sıra kurutma makinelerinden de havaya karışıyor. Güncel bir araştırmaya göre çamaşır makineleri her çalışmalarında havaya 700 bin parçacık salabiliyor. Bu parçacıklar yağmur ve rüzgarlarla uzak noktalara taşınabiliyor. Su arıtma tesisleri ise bu parçacıkları arıtmakta yetersiz kalıyor.

Orb Media için yapılan araştırmada plastik kirliliği musluk sularının yanı sıra şişelenmiş sularda da tespit edildi.

Dünyada her yıl 300 milyon ton plastik üretiliyor. Bunun yalnızca yüzde 20’si geri dönüştürülüyor veya yakılıyor.

 

 

 

 

Kaynak: www.bbc.com