
NASİHATNAME
Bilge savaşçı bir akşam öğrencilerini bembeyaz mermerden yapılma okulunun geniş sütunlu giriş kapısı önünde toplayıp, konuşmaya başladı.
“Bu akşam sizinle kendi yaşamımda öğrendiğim birtakım gerçekleri paylaşmak istiyorum ki üzerlerinde düşünebilesiniz.
İnsanların vicdanına güvenerek iş yapmayın çünkü birçok insanın vicdanı sandığınız şey üzerlerindeki toplum baskısından başka bir şey değildir. Eğer yakalanmayacaklarını ve ayıplanmayacaklarını bilirlerse size her kötülüğü yapabilirler.
Sizi korkutmaya çalışan bildiğiniz düşmanlardan korkmayın çünkü görebildiğiniz düşmanı yenebilirsiniz. Korkmanız gereken, varlıklarının farkında olmadığınız görünmez düşmanlardır.
Her masalın bir kötü canavarı bir de kahramanı bulunur. Eğer masallarda değil gerçek dünyada yaşamak istiyorsanız orada kötü canavarların ve kahramanların var olmadığını bilin.
Kara kalabalıklardan korkun. Çünkü kalabalığa karışan insanlar kendi karakterlerini kaybederek hipnotize olmuş bir şekilde tüm benliklerini o kalabalığa ve onu idare eden kişiye verirler.
İnsan kalabalıklarını yönetmek istiyorsanız akıllı ve mantıklı sözlerinizi saklayın. Kalabalıklar güçlü görüntülere, abartmalara ve sürekli tekrarlanan yalanlara inanır sadece. En önemlisi de kesin inançlı olmanızdır. Çünkü kitle sürekli bildiklerini sorgulayan bilgelere değil dünyadaki her şeyi bildiğini sanan sabit fikirli insanlara teslim olur.
Kafandaki bilgiler gerçek hayatta denemediğin ve sadece bir yerlerden duyup okuduğun bilgilerse onlara güvenip meydana atılma. Bu aynen anahtarcıda bir anahtar yaptırıp, o anahtarı hiç denemeden aylarca üzerinde taşıdıktan sonra, bir gün anahtara ihtiyaç duyduğunda kapıda kalmana benzer. Bilgilerini mutlaka denemeden geçir ve ancak bu denemelerden geçerlerse doğruluklarını kısmen kabul et.
Kendine güvenmek iyidir ancak bil ki hiçbir insan sadece kendi yetenekleri ve bilgisiyle başarıya ulaşmamıştır. İçinde yaşadığın ülkenin şartları sana destek olmuyorsa ve etrafında sana yardım edecek başka insanlar yoksa tek başına çok az yol alabilirsin. Beklentilerini buna göre ayarla. Sen ve atın ne kadar güçlü olursa olsun eğer çıktığın yol üstünde dinleneceğin ve yardım göreceğin kervansaraylar devlet tarafından yapılmamışsa veya seni başka kabiledensin diye içeri almıyorlarsa, o yollarda telef olursun.
Bir ülkeye varıp, o ülkenin kralının çok yüksek vergiler aldığını görürsen orada çok dikkatli ol ve bir an önce ayrıl. Çünkü yüksek vergiler o ülkenin tüccarını ahlaksızlığa zorlar ve tüccarın ahlaksız olduğu ülkede diğer tüm insanlarda bozulur.
Hiçbir işe iyice düşünmeden ve aklına güvendiğin insanların fikrini almadan balıklama atlama. Bazen gözünü öyle bir boyarlar ki kendi idam sehpasının marangozluğunu neşeyle yapan insanın durumuna düşersin.
İnsanlara parayla iş yaptırırken dikkatli ol. Zamanında Kralın birisi ülkesindeki zehirli yılanlardan kurtulmak için halka haber salmış ve getirdikleri her ölü yılan başına bir altın vereceğini söylemişti de o gariban halk daha fazla para kazanmak için yılanları kendileri besleyip büyütmeye başlamıştı.
Bugünkü dersiniz bu kadar. Artık bu sözleri güzelce düşünmek ve hayatınıza uygulamak sorumluluğu sizdedir. Bilin ki faydalı sözü kulağa küpe etmeyen, başkasının kulağında küpe olur.”