Televizyonda gördüğünüz bir talk şovda, bir konuğun hareketleri, sadece ve sadece, sempatik geldiği için onun iyi, sıcakkanlı, adam gibi adam (ya da tam bir hanımefendi), güvenilir, dürüst, vb. başka özelliklere de sahip olduğunu hiç düşündünüz mü? Muhtemelen, zaman zaman düşündüğünüz olmuştur. Mesela, Seda Sayan’ı hemen hiçbirimiz yakından tanımadığımız halde, her yıl yapılan ciddi anketlerde, Türk halkı olarak kendisini en güvenilir ünlü seçiyoruz. Belki gerçekten çok güvenilir bir insandır ama bunu o kişiyi yakından tanımadan söyleyebilir miyiz?
Bir insanın, bir özelliğinden yola çıkarak onun tüm özelliklerinin benzer veya aynı olduğuna kanaat getirmek psikolojide Halo / Hale Etkisi (Halo Effect) olarak bilinir. Halo, özellikle batı kültüründe meleklerin başları üzerinde belirdiğine inanılan yuvarlak halkadır. Yani, birisinin, herhangi pozitif yönünü genelleyerek onu bir meleğe çevirmektir. Hâlbuki her insanın belirli özellikleri pozitif olabilecekken diğerleri ise negatif olabilir.
Bu durumu, özellikle ünlüler ve politikacılarla ilgili görürüz. Bir politikacının, iyi bir aile babası imajı çizmesinin, onun ekonomi alanında başarılı olabilmesi veya ülkenin tüm problemlerini çözmeye yetkin bir kişi olabilmesiyle hiç alakası yoktur. Ancak dikkat edin, birçok vatandaş, plan-projelerinin ne olduğunu bile bilmediği siyasetçilere “çok dürüst adam, ülkeyi ancak o kurtarır” diye düşünerek oy vermektedir. Diyelim ki, bu politikacının gerçekten dürüst birisi olduğunu biliyoruz. Peki, dürüstlüğü devleti yönetme yetisine sahip olup olmadığına dair bize en ufak bir sinyal verebilir mi? Kesinlikle hayır. Eğer araştırırsanız, dürüst diye tabir edilen birçok politikacının tarihte çok büyük başarısızlıklara imza attığını görürsünüz.
Peki, neden böyle düşünüyoruz? Doğrusu, nedenini tam olarak bilmiyoruz. Psikologlar ve diğer bilim insanları yıllardır bu konuyu araştırıyor. Bu konuyla ilgili önemli çalışmalardan birini sosyal psikolog Richard Nisbett 70’li yıllarda yapmıştır.
Profesör Nisbett, iki gruba ayırdıkları üniversite öğrencilerinin bir öğretmeni fiziksel görünüm, davranışları ve aksan konusunda değerlendirmelerini istiyor. Öğretmenin yabancı aksanı var ve İngilizce ana dili değil. Öğretmen, aslında deney ekibinden. Her iki gruba da, görünüm ve davranışlarını birebir aynı olarak sergiliyor. Tek fark olarak, öğretmen, bir gruba biraz daha sıcakkanlı, diğerine ise daha mesafeli bir kişilik sergiliyor.
Sonuçlar, Halo Etkisini açık ve net olarak gösteriyor. Öğrenciler, sıcakkanlı olarak algıladıkları öğretmenin, tüm değerlendirme konularında pozitif olduğunu ve hatta aksanının çok hoş olduğunu söylüyor. Öğretmeni, sadece daha mesafeli bir tip olarak izleyenler ise, tüm değerlendirmelerini, bu negatif olarak düşündükleri özellik üzerine kurarak öğretmenin her özelliğine düşük not veriyor.
Deneyin ilginç olan sonucu ise, deney sonrasında yapılan birebir görüşmelerde öğrencilere açıkça, öğretmeni sempatik bulmalarının değerlendirmelerini etkileyip etkilemediği soruluyor. Öğrenciler, kesinlikle bunu reddediyor. Tamamen objektif olduklarını ve hatta öğretmenin sempatikliğinin neredeyse farkında bile olmadıklarını söylüyorlar.
Öğretmeni daha itici rolde izleyenler ise, öğretmenin bu kadar soğuk bir tip olmasından dolayı ondan pek hoşlanmadıklarını söylüyorlar. Sempatik bulmadıkları öğretmenin, bu özelliğiyle alakası olmayan diğer özelliklerini de negatif olarak değerlendiriyorlar.
Her iki grup da, düşünce ve değerlendirmelerinin, bilinçlerinin tamamen dışında, bazı pozitif veya negatif algılarına göre toptan şekillendiğinin farkında değiller. Düşünün ki, aklınızda bir konu veya birisiyle ilgili pozitif bir kanı var ama bunun neden böyle olduğunu bilmiyorsunuz. Bu gerçeğin ortaya çıkmasıyla birlikte, özellikle pazarlama konusunda, bilinçaltına mesaj yerleştirme olgusu çok ön plana çıkmıştır. Şu ana kadar fark etmediğiniz ama şimdi sorgulayınca farkına varacağınız bazı marka ve ürünlerle ilgili, nereden geldiğini ve nasıl oluştuğunu bilmediğiniz bir sempati ve güven duygusu mutlaka vardır.
Halo Etkisinin oluştuğunu net olarak ispatlayabiliyoruz ama hangi aşamada, nasıl ve ne zaman olduğunu hala bilmiyoruz. Bir başka ilginçlik ise, bu durum yüzümüze söylenince bunu kabul etmiyoruz. Kontrolümüz dışında bu kadar ciddi bir etki altında kaldığımız, hele bunun farkında bile olmadığımız gerçeğiyle yüzleşmek, kendi egomuzun kabul edemediği kadar ağır bir hakaret gibi gözüküyor.
Ne dersiniz bizi bu kadar kolay mı manipüle ediyorlar?
Kaynak: http://www.psikolojitestleri.com/259-84-blog-makale-ya-hep-ya-hic-halo-etkisi.aspx