bin yıllık bin dize

bin yıldır kuma kesmiş yollar ile bin diyar bin ömür dolaştım
dur hele şu yorgun bedeni derin bir şiirin gölgesine sereyim

ey şair bu sonsuz çölde düşlerinin ufkundaki vahaya geldim
doldur zamanın kadehine bilgelik şarabını tutuştur ellerime

ver aklımın tüy kalemini gün defterini al şu heybeyi dostum 
getir mahzendeki hokka testiyi sağanak yağan yağmur içeyim

vakit yok yol uzun birikmiş yük olmuş kalbimde taşıdıklarım
yarını yazayım da ört üstüme şiirini şurada biraz kestireyim

sür sesini şiire söylesin bin yıllık düşün bin yıllık ninnisini
bin şairin yüreğinde bin yılda demlenmiş bin dize vereyim

yücelbinici