John Sweller’in bilişsel yük teorisi, insanların, insanın bilişsel mimarisiyle uyum yakalayan koşullar altında daha iyi öğrendiklerini ileri sürer.
Bilişsel yük, işleyen belleğin bir anda depolayabileceği bilgi miktarına atıfta bulunur. İşleyen bellek sınırlı bir kapasiteye sahiptir. Bu nedenle, Sweller’a göre, öğretim yöntemleri ona aşırı yükleme yapmaktan kaçınmalıdır. Öğrenmeye direkt olarak katkıda bulunmayan ek faaliyetler genellikle işleyen belleğe aşırı yüklemede bulunur.
Sweller, bir bireyin bilgisinin temelini oluşturan bilişsel yapılar gibi, birtakım elementlerin kombinasyonunu ele alan bir teori oluşturdu. George Miller’ın, kısa süreli belleğin aynı anda içerebileceği unsur sayısının sınırlı olduğunu gösteren bilgi işleme araştırmasını inceledikten sonra bunu yaptı.
Sweller, öğretim tasarımının öğrencilerin bilişsel yükünü azaltabileceğini savundu. Çok daha sonraları, başka araştırmacılar da bilişsel yükün bir göstergesi olarak, algılanan zihinsel çabayı ölçmenin bir yolunu geliştirdiler.
John Sweller’in bilişsel yük teorisinin önemli noktalarından bir tanesi de ağır bir bilişsel yükün bir görevin yerine getirilmesini olumsuz yönde etkileyebilecek olmasıdır. Buna ek olarak, herkes bilişsel yükü aynı şekilde deneyimlemez.
John Sweller’ın bilişsel yük teorisi
Bilişsel yük, bilişsel psikolojide, işleyen bellekte harcanan çabaya tekabül eder. Sweller, bu teoriyi, bilgilerin sunumuna yardımcı olması beklenen yönergeler oluşturmak için tasarladı. Amacı, entelektüel performansı en iyi şekilde kullanan öğrenci faaliyetlerini teşvik etmekti.
Bu nedenle, sorunları algılamamıza, düşünmemize ve çözmemize olanak tanıyan uzun süreli belleğin sofistike yapılarının içeriğine odaklandı. Şema adı verilen bu yapılar, birden fazla elementi bir bütün olarak ele almamıza izin verir. Böylece, bu şemalar bilginin temelini oluşturur. Onları, bir ömür boyu öğrenme sayesinde ediniriz. Ayrıca, bir şema kendi bünyesinde başka şemaları da barındırabilir.
Bir uzman ve acemi arasındaki fark, bir aceminin bir uzmanın şemasına sahip olamamasıdır. Öğrenme, ilerleyen performansla ispat edilen, uzun süreli belleğin şematik yapılarında bir değişiklik gerektirir. Materyali gittikçe daha fazla tanıdığımız zaman, onunla ilişkili bilişsel özellikler, çalışma belleğinin onu daha verimli bir şekilde işleyebilmesi için değiştirilir ve bu da performanstaki bu ilerici değişikliğin nedenidir.
Şema kazanımının gerçekleşmesi için, işleyen bellekteki yükü azaltmaya yönelik talimatlar tasarlanmalıdır. John Sweller’ın bilişsel yük teorisi, uzun süreli bellekte şema kazanımıyla alakalı değişikliklerin daha kolay gerçekleşmesi için, çalışma belleğinin yükünü azaltmaya yönelik tekniklerle alakalıdır.
John Sweller’ın bilişsel yük teorisinin ilkeleri
John Sweller’in bilişsel yük teorisinde öğretim materyalinin tasarımıyla alakalı belirttiği özel öneriler arasında:
- Amacı ya da çözümlü örnekleri olmayan problemlere odaklanarak, problem çözme yöntemlerini değiştirin. Burada amaç, işleyen belleğe ağır bir yük dayatan yaklaşımlardan kaçınmaktır.
- Kökeni fiziksel olan çok sayıda bilgi kaynağını zihinsel olarak bütünleme ihtiyacıyla ilgilenenişleyen bellek yükünü ortadan kaldırın.
- İndirgeyici gereksiz çokluk tarafından tekrarlanan bilginin, gereksiz işlenmesiyle alakalı işleyen bellek yükünüortadan kaldırın.
- Her iki bilgi kaynağının da anlamak için gerekli olduğu(gereksiz olmadığı) işitsel ve görsel bilgileri kullanarak işleyen belleğin kapasitesini artırın.
Bilişsel yük teorisinin temel noktaları
Görüldüğü üzere, bilişsel yük teorisi, bireyin bilişsel mimarisini ya da bilgiyi işleme şeklini derinlemesine inceleyen bir öğretim tasarımına işaret eder. Öğrenme sırasında, bilgi, uzun süreli belleğe geçebilmek adına yeterince işlenene kadar işleyen bellekte kalmalıdır.
İşleyen bellek çok sınırlı bir kapasiteye sahiptir. Bir seferde çok fazla bilgi sunulduğunda kendimizi bunalmış hissederiz ve sunulan bu bilgilerin çoğu kaybolur.
Bilişsel yük teorisi, bu noktaya dikkat gösteren eğitim yöntemleriyle öğrenmeyi daha verimli hale getirir. Bu yöntemler şunlardır:
- Deneyimi ölçmek ve talimatları uyumlu hale getirmek.
- Problemleri kısımlara ayırarak sayılarını azaltmak ve kısmen tamamlanmış sorunlar ve çözülmüş örneklerden faydalanmak.
- Birden fazla görsel bilgi kaynağını mümkün olduğunca kaynaştırmak.
- Görsel ve işitsel kanalların kullanımıyla işleyen bellek kapasitesini genişletmek.
Bilgi ve eleştirel düşünce
Bilişsel yük teorisi tarafından ortaya atılan fikirlerden bir tanesi de “bir şeyleri bilmenin” bunlar hakkında eleştirel düşünmek için gerekli olduğu hakkında.
Bu teori, aynı zamanda, temel bilgi işlem faaliyetleri arasında bu ikisinin (bilgi edinme ve problem çözme), ilk olarak şemaya, bunun ardından problem çözümüne odaklanarak ayrı ayrı ele alınması gerektiğini ileri sürüyor.
Bu bağlamda, Sweller, problem çözme ve bilgi alanının, beynin çalışma şeklinden ötürü, direkt olarak orantılı olmadığını iddia eder. Problem çözme, yeni şeyler öğrenmek için geriye kalanları azaltacak derecede, “beyinde önemli bir bant aralığı” işgal eder. Tabii ki, bütün bunlar, öğretmenlerin dersleri, birimleri ve değerlendirme yöntemlerini tasarlayabilmeleri açısından önemli çıkarımlara olanak tanır.
Kaynak: “John Sweller’ın Bilişsel Yük Teorisi” https://aklinizikesfedin.com/john-swellerin-bilissel-yuk-teorisi/