Simya, harekete geçmenin karşısında duran “düşünebilirim” veya “bekliyorum” yaklaşımlarının tam tersi bir yapıya sahip. Simya’da aradığınız altın, maddi anlamdaki altın değil. Bunun yerine, içimizde bulunan, yaratılışın ilahi özünü içerisinde bulunduran parlak bir altın kıvılcım.

Simya, en azından Carl Jung’un takipçilerinin de çok iyi algıladığı gibi, kurşunu veya diğer metalleri altına dönüştürmeye çalışmakla ilgili değil. Bunun yerine, belki de simyanın gerçek sırrını anlayan bir miktar insan vardı: maddi, dünyevi ve bilinçdışı hayatı ruh, bilinç ve anlam bulmak adına sembolik olarak tersine çevirmek. Aranan gerçek altın aslında bu.

Bu önemli çalışma, ruhu somutlaştırmanın ve bedeni ruhsallaştırmanın önemli olduğu hermetik sistemin varsayımları altında yapılıyor. Temelde bu, karşıtların arabulucusu olan tanrı Hermes-Mercury’nin koruması altındaki bir yolculuktan ibaret. Jung’a göre, taşların ve metallerin dönüşümü meselesinin tamamı, maddeye yansıtılan ruhun dönüşümü ile ilgili.

Simya çalışması, kutsal kâse gibi sembollerde form buluyor. Biçimsel unsurlar için bu semboller maddeler olurken, bilinç ile ilgili unsurlar için bu semboller bilinçdışı oluyor. Bu, maddeden ruha bir tür dönüşümü veya dönüştürülmeyi ifade ediyor.

Simya: Sırrı ve psikolojik gelişimle ilişkisi

Yukarıdaki noktalardan yola çıkarak, simyadan bahsederken, aslında süblimasyon, damıtma ve yoğunlaşma veya pıhtılaşmadan bahsediyoruz. Bu işlemin merkezinde meydana gelen süreç gerileyici (çözülme) ve ilerleyici (yoğunlaşma) şekilde meydana geliyor. Buradan hareketle, biraz açıklamak gerekirse, simya sürecinin temel adımları şunlar olabilir diyebiliriz:

1. Aşama: Nigredo

Nigredo, siyahlık demek. Bu, gerileme veya cehenneme veya bilinçdışına iniş ile karakterize edilen çözülme (bir anlamda melankoli) süreci.

2. Aşama: Albedo

Albedo, beyaz renk veya saflaştırma ve katarsisi ifade eder. Şu anda, gölgenizle yüzleşmek ve kendinizi anima veya animus (kişinin içerisindeki bilinç dışı karşı cins tarafı) ile desteklemek çok önemlidir.

Burada, birey bilinçdışının tüm “siyah” içeriğini tanımalı, bir araya getirmeli ve bunlara hâkim olmalı. Bu aşamalarda, aydınlanma için ilk adımları atıyor olacaksınız.

3. Aşama: Rubedo

Rubedo veya parlayan kırmızı altın, simya sürecinin ortasında meydana gelen yanardönerliği veya ortaya çıkan mistik cildi ifade eder. Ayrıca, bu aşkın an sırasında, anlamın enkarnasyonu sembolik altın olarak veya Dünya Ana’nın rahminden ve onun karanlığından yeniden doğan Güneş olarak gerçekleşir.

Psikolojik simya ve büyük sırrı

Yukarıdaki aşamalardan da sonra, yüzlerce kişinin kat ettiği bir başlangıç ​​yolu için ilk adımlara da bir göz atmanızı öneriyoruz. Bu adımları, siz okuyucularımızın yolculuğunuz sırasında kendi sembolik imajınızı yaratabilmeniz adına çeşitli fikirler ve kavramlar şeklinde sunduk:

  • İlk olarak, içimizdeki mutlak birey kendini özgürleştirmek için sihirli bir sekizgen inşa eder.
  • Bu birey, zaman ve mekândan bağımsız bu yerden, yüksek seviyedeki işlerini gerçekleştirecektir.
  • Simya yoluyla, formlar dünyasında birleşmiş unsurları ayıracakve duygusal bir illüzyon içerisinde, ayrı ayrı olan diğer unsurları bir araya getirecektir.
  • Sonrasında da, sihir ve ruh aracılığıyla, zihinsel illüzyon sisi tarafından parçalanan her şeyi kendi içine entegre edecektir.
  • Bu süreçle, içimizdeki birey, varoluşa bir köprü kuracak; gölgelere, hayal gücüne ve evrenin üç kadim sfenksine, yani sembolik olan mabedine güvenecektir.

Ancak, yalnızca doğru olan bir birey aşağıdaki dört çemberi geçebilecektir:

Dört çember

  • Birinci çember, kişisel bilinçdışının yaşadığı yer olarak biliniyor. Bu daire içinde ölüler Dünya’ya doğru çekiliyorlar.
  • Sonra, kolektif bilinçdışının yaşadığı ikinci çember, arketipsel güçlerin gezegenin psikosferine doğru çekildiği yer.
  • Sonra, üçüncü çemberde, karanlık güçlerin yıldızlara doğru çektiği kozmik bilinçdışı bulunuyor.
  • Evrensel vicdan, tanrıların kendi fikirlerine yöneldiği dördüncü çemberde yaşıyor ve bu aşamayı bu evrene katılma izliyor.
  • Son olarak, bu dört çemberden geçen mutlak birey, her adımda yeniden var olup kendi varlığını damıtarak kendini özgürleştiriyor.

Sonuç itibarıyla, görebileceğiniz gibi, modern psikoloji fikri varolmadan çok önce, mutlak bir birey olmanın veya var olmanın bütünlüğüne ulaşmanın yolları zaten mevcuttu.

Bu verilere sahip olarak baktığımızda, simyanın, sadece kimyanın öncüsü değil, aynı zamanda psikolojinin de öncüsü olduğu anlamına ulaşabiliriz. Hermes Trismegistus da, bu fikirlerin ilk savunucusu olarak görülüyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kaynakça

  • Burckhardt, T. (1976). Alquimia. Plaza & Janés, Barcelona.
  • Jung, C. G. (2005). Psicología y alquimia: Vol. 12. Madrid: Editorial Trotta, SA.
  • von Franz, M. L. (1991). Alquimia. Luciérnaga.

Kaynak: “Simya ve Psikoloji İlişkisinin Sırrı” https://aklinizikesfedin.com/simya-ve-psikoloji-iliskisinin-sirri/