Kırsal Kalkınma Nedir?

Yanlış tarımsal uygulamalar ve fakirlik nedeniyle doğayı sömüren ve yapmış olduğu tahribat nedeniyle erozyona sebebiyet veren köylülerin bulundukları yörede alternatif geçim kaynakları yaratmak, doğru tarımsal teknikleri öğretmek, üretimin artırılması ve verimli kılınması için gerekli alt yapı hizmetlerini eğitim çalışmaları ile birlikte sunarak köylünün refah düzeyinin artırılması için gerçekleştirilen planlı faaliyetler bütünüdür.

626dsc_0418Neden Kırsal Kalkınma Projeleri ?

Ülkemizde erozyonun temel sebeplerinden biri kırsal fakirlik ve bilinçsizliktir. Bu gerçekten hareketle fakirlik nedeniyle çevresindeki doğal kaynakları ( Orman, Su, Toprak vs. ) bilinçsizce ve aşırı bir kullanımla tahrip ederek ihtiyaçlarını karşılamaya çalışan köylülerin sebep olduğu zararların ortadan kaldırılması, korumasız kalan toprağın erozyonla akarak kaybolmasını engellemek için Kırsal Kalkınma Projelerini uygulamaya koymuştur.

Kırsal kalkınma Projeleri:

avusturyada_bir_koyProjeler, yanlış tarımsal uygulamalar ve geçim kaynaklarının azlığı nedeniyle doğayı tahrip eden ve bunun sonucunda erozyona sebebiyet veren köylülere, yörelerinde alternatif geçim kaynakları yaratmayı amaçlıyor. Bu amaçla proje kapsamında köyün özelliklerine göre, mera ıslahı, meyve bahçesi oluşturulması, arıcılığın geliştirilmesi, ağaçlandırma ve teras uygulamaları yapılıyor. Tarımsal üretimin artırılması amacıyla eğitim çalışmalarını da kapsayan proje ile köylünün refah düzeyi artırılarak hem doğal kaynakların korunması hem de toprağın verimli kullanımı sağlanmaya çalışılıyor.

 Kırsal Kalkınma Bünyesinde Köylere Götürülen Hizmetler:

Ülke genelinde arazi kullanım planlarının bulunmaması nedeniyle herhangi bir kentsel plana bağlı olmayan, dolayısıyla yerleşim planlaması ve yapı denetimi bakımından gerçekçi bir kontrol mekanizması bulunmayan bir kırsal kesim mevcuttur.

Yine kırsal yerleşmenin dağınık ve sayısal çokluğu nedeniyle bu yerleşmelere hizmet götürmede büyük sorunlar yaşanmaktadır. Merkezi nitelikteki kırsal yerleşmelerin işlevsel hale getirilerek hizmetlerin kırsal alana götürülmesini sağlamak ve büyük kentlere olan göçü yönlendirip istihdam olanakları oluşturmak önem kazanmaktadır.

Toprak ve su kaynaklarının kullanımının planlanması ile yönetimi konusunda ülke genelinde belirlenmiş kapsamlı bir politika bulunmamaktadır. Büyük sulama ve enerji üretimi amaçlı baraj projeleri ile pek çok köy yerleşimi baraj suları altında kalmakta ve yeniden yerleşim sorunu gündeme gelmektedir. Buna en yeni örnek Artvin il sınırları içerisinde yapımı planlanan 5 baraj projesi ile Yusufeli ilçe merkezi ile pek çok yerleşim biriminin sular altında kalacak olmasıdır. Bu tür yeniden yerleşim sorunlarının planlı bir şekilde ve öncelikle ele alınarak kalkınma için bir araç olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.

Bugüne kadar uygulanan kırsal kalkınma projeleri ise daha çok kırsal altyapının güçlendirilmesi yolunda olmuş, kalkınmanın sosyal boyutları gündeme gelmemiştir.

OECD’de kırsal kalkınmaya büyük önem verilmektedir. Bu konuyla ilgili ülke deneyimlerini inceleyerek kırsal kalkınmanın uluslararası boyutunun ele alınması önem arz etmektedir.

KIRSAL KALKINMAYA SÜRDÜRÜLEBİLİR KÖY-KENT MODELİYLE YAKLAŞIM:

Sürdürülebilir kalkınma kavramı ülkemizde 1990’lı yıllarda gündeme gelen ve günümüzde sık sık tartışılan konulardan biridir. Bu kavramın daha iyi anlaşılabilmesi için ekonomik kalkınma, ekonomik gelişme veya büyüme ve zenginlik gibi kavramların açıklanmasında yarar vardır.

Ülkenin ekonomik yapısında ve kurumlarında herhangi bir değişiklik yapılmadan daha fazla üretim yapılması ‘gelişme’ anlamına gelmektedir. Örneğin Türkiye 1950’den sonra zaman zaman ekonomik kriz ortamına girmiş olmakla birlikte ekonomik gelişme göstermiştir. Başka bir ifadeyle, reel olarak milli gelir artmıştır. Ancak toprak reformu, özelleştirme, gelir dağılımının düzeltilmesi vb. uygulamalar yapılmadığı için gerçekleştirilen aşamalar ekonomik büyüme niteliğindedir.

Etkin çalışmayan kurumların tasfiye edilmesi veya etkin çalıştırmak amacıyla yeniden düzenlenmesi veya gereksinim duyulan yeni kurumların oluşturulması ‘ekonomik kalkınma’ kavramı içinde yer almaktadır.

Sürdürülebilir kalkınmanın tanımı: Doğal kaynakları daha az kullanarak, çevreyi kirletmeden, insanların yaşam düzeylerinin yükseltilmesidir. Böylece gelecek kuşaklara azaltılmamış, hatta çoğaltılmış doğal kaynak ve diğer varlıkların bırakılması sağlanmış olur.

Sürdürülebilir kalkınmanın önemli bir sosyal boyutu vardır. Bu ise insanların aktif katılımıyla mümkün olabilecek bir olgudur.

emine-teyzenin-eviDünya üzerinde yaşayan açlar, daha çok dünyanın güney yarım küresinde, Afrika’da, güney Amerika’da, güney Asya’da bulunmaktadır. Asya’da ve Afrika’da nüfusun yaklaşık %80’i, Amerika’da ise %50’si kırsalda yaşamaktadır. Demek ki açlığın geri kalmışlıkla, kırsalda kalmışlıkla alakası vardır.

Kırsal Kalkınmayı: Kırsal toplulukların, ekonomik, sosyal, kültürel koşullarını iyileştirmek amacıyla geliştirdikleri gönüllü çabalarının, devletin bu konudaki çabalarıyla birleştirilmesiyle milli ekonomiye katkılarının arttırılması şeklinde de tanımlayabiliriz.

Köy-Kent Projelerinin Sürdürülebilirliği İçin Katılımcı, Planlama, İzleme ve Değerlendirme Konusunda Öneriler”

Fakirliğin azaltılması için sürdürülebilir kalkınma modelinin uygulanması gerekmektedir. Bunu yaparken de kurumsal gelişmeyi ve zihniyet değişikliğini sağlayacak, iş yapma alışkanlıklarını değiştirecek bir kavramdan bahsetmek gerekir. Bu kavram sosyal varlık, sosyal sermaye kavramıdır. Önemli olan bilginin paylaşılması, faaliyetlerin koordinasyonu ve ortak kararlar alma ve paylaşmadır.

swedish_countrysideŞunu da ifade etmek gerekirse Dünya Bankasının en önemli hedeflerinden biri de fakirliğin dünyada azaltılmasıdır. Dünya bankasının tüm projelerinde, Köy Kent projesi dahil olmak üzere en çok önem verdiği şey katılımcılık ve işi sahiplenmedir.

Kırsal yerleşim yapısına daha etken ve daha rasyonel biçim vermek, dağınıklığı toplulaştırmaya dönüştürmek, köye götürülecek hizmetlerde etkinlik ve artırım sağlamak, sanayileşmeyi kırsal alanlara yayarak işsiz ve gizli işsiz nüfusunun bir kesimini Köy-Kentlerde iş olanaklarına kavuşturmak, büyük kentlerdeki sağlıksız kentleşmenin sakıncalarını gidermek, tarımsal düzeni değiştirmek gibi hedeflere ulaşmak için tüm bireylerin tam bir katılımcılık  göstererek, işi sahiplenmesi gerekir.

KIRSAL KALKINMA HAMLELERİ:

Türkiye’de model desteğe dayalı kırsal kalkınma politikaları yanında, “Kırsal Turizm” ile de kırsal kalkınma politikalarına giderek önem verilmesinde de geç kalınmaktadır. Hem yerli hem yabancı turistler köy hayatını izlemek, yakından görmek, hatta yaşamayı çok ister hale gelmiştir. Bunun için turizm bürolarına yabancı turistlerin Türkiye’deki kırsal hayatı görmek ve yaşamak için başvuran yabancı turistlerin sayesinde giderek artış olduğu gözlenmektedir. Bu çok olumlu gelişmenin süratle yaygınlaşmasıyla, hem kırsal kesime ek bir gelir akacak, hem de kırsal nüfus gelişmiş ülke insanlarının değişik kültürlerinden yararlanmış olacaklardır.

Yerli turistlerde kırsal hayata karşı ilgili giderek artmaktadır. Özellikle de kırsal kökenli olup da büyük kentlerde yaşayan gelir düzeyi iyi kişilerin gençlik yıllarında yaşadıkları kırsal hayatın özlemi ile sıkça yaşadıkları yöreleri ziyaret ettikleri görülmektedir. Bu olumlu gelişmeyi Avrupa Topluluğuna dahil ülkeler çok iyi değerlendirmektedirler. Kırsal kesimde yaşayanlar, turizm büroları aracılığı ile turistlere verebilecekleri hizmet ve olanakları belirtmekte ve bu bürolarda turist ağırlayacak ailelere turist göndermektedir.

Turizm hizmetleri birkaç günlük konaklama şeklinde olduğu gibi, günübirlik ziyaretler şeklinde de olabilmektedir. Günübirlik ziyaretlerde daha çok köy bazında yerleşik ailelerin ortaklaşa programladıkları o yöre ile ilgili yemekler ve diğer animasyon hizmetleri verilmektedir. Böylece toplu turistlere günübirlik hizmetlerle köy halkına önemli bir ek gelir kaynağı sağlamış olacaktır.

Bu tür turizm hamlelerinin Türkiye’deki kırsal kesim için, plan ve programlara alınması ve hayata geçirilmesi için hükümet politikası haline dönüştürülmesi gerekmektedir. Kırsal kalkınma, kırsal turizmle birlikte çok daha masrafsız bir şekilde gerçekleştirilmiş olacaktır.

Kırsal kalkınmayı gerçekleştirmede önde gelen önemli hususlar:

Ülkemizde kırsal kesimin temel özelliklerinden ilki, yerleşim birimlerinin dağınık ve küçük olması, diğeri de  gelir kaynağının büyük ölçüde tarıma dayalı olmasıdır. Bu durumda gelir kaynağı olan tarımın geliştirilmesi  ve kırsal yerleşim birimlerine götürülen hizmetlerin yeterli seviyeye ulaştırılması, kırsal kalkınmayı  gerçekleştirmede önde gelen önemli hususlardır.

Bu zamana kadar uygulanan ve uygulanmakta olan dört plan döneminde tarımsal gelişmeyi sağlamak, köylünün kalkınma imkanlarını, üretim gücünü ve gelirini artırmak, kırsal alanda yaşama seviyesini yükseltmek üzere,  toplum kalkınması programları, toprak ve tarım reformu, kooperatifleşme ve entegre kırsal kalkınma projeleri  araç olarak kullanılmıştır.

Kırsal kesime hizmet götürmede bir araç olarak entegre kırsal kalkınma projeleri, kalkınmada öncelikli yörelerde uygulanmaya konulmuş ve kullanılmaya devam edeceği sanılmaktadır. Diğer taraftan bu projelerin kapsadığı konuların çeşitli kamu kuruluşlarının yetki alanı içerisine girmesi sebebiyle, bu tür projelerin başarılı bir şekilde yürütülmesi ve hedeflerine ulaşabilmesi iyi bir proje organizasyonuna ve koordinasyonun sağlanmasına bağlıdır.

 KALKINMA YAKLAŞIMLARI:

Dünya nüfusunun hızla artması ve doğal kaynakların tükenmesi, insanoğlunu, ekonomi biliminin çözmek zorunda olduğu sorunlardan biri olan sınırlı kaynakların etkin kullanımının önemini anlamaya yöneltmektedir. Doğal kaynakları etkin kullanmak ise onların verimliliklerini arttırmak ve insana yönelik yapılan yatırımların gerçekleşmesiyle mümkün olacaktır. İnsan sermayesinin verimli kullanılması tarımdan sanayiye geçiş dönemindeki ülkelerde daha da önem kazanmaktadır. İnsan sermayesinin veriminin arttırılması, onların sosyal ve ekonomik refah düzeylerini arttırmakla mümkün olacaktır. Bu durum insanoğlunu, kır-kent arasındaki ince çizgiyi daha iyi anlaması zorunluluğunu doğurmuştur. Kır ve kent arasındaki ilişki insanlığı kalkınma sorunuyla yüzyüze bırakmıştır.

Sürdürülebilir kalkınma; Doğal kaynakları daha az kullanarak, çevreyi kirletmeden, insanların yaşam düzeylerinin yükseltilmesidir.

Bu noktada “genel kalkınma” yanında bir de “köy kalkınması” daha genel bir ifade ile de “kırsal kalkınma” sorununu gündeme getirmiştir. Bu gelişme karşısında dünyada ve Türkiye’de köyün ve kırsal sayılan diğer ortamların kalkındırılmasına yönelik çeşitli yaklaşımlar geliştirilmiş ve uygulanmıştır. Kırsal alana ilişkin koşulların doğru analiz edildiği, çözümlendiği ve buna bağlı olarak gerçekçi ve sistematik modellerin geliştirildiği, kalkınma yaklaşımının toplumsal siyasal, sektörel ve kültürel gerçeklerin de dikkate alındığı yaklaşımlar daha başarılı olabilmiştir.

 KIRSAL KALKINMANIN ÖNEMİ:

Ülkeler, gerek bulundukları jeopolitik konumları itibariyle gerekse doğal kaynaklara yakınlık ve uzaklıkları nedeniyle gelişmelerinde farklılık gösterir. Ülkeler arasında bu gelişmişlik farklarının doğmasına neden olan bu genel etkenler dışında başka etkenler de vardır. Bu farklılıkların doğmasında asıl neden aslında iktisat tarihini de ikiye ayıran “sanayi devrimi” dir.

Sanayi devrimi öncesinde bazı devletlerin daha zengin olması, ya da başka devletleri egemenlikleri altına almaları bu devletlerin sahip oldukları üretim teknolojisinin üstünlüğünden değil verimli topraklara ya da daha iyi bir idari örgütlenmeye, güçlü ve yetenekli devlet adamlarına ve liderlere sahip olmalarıyla açıklanabilir.

Sanayi devrimi ile birlikte, devrimi gerçek-leştiren ülkeler kısa dönemde büyük gelişmeler kaydettiler. 1750′ lerden itibaren devrimin ortaya çıktığı Batı Avrupa ülkelerinin milli gelirleri önemli ölçüde arttı. Devrimin başlangıcından itibaren geçen yaklaşık 250 yıl sonunda, sanayi devrimini yaşayan ülkelerin kaydettikleri gelişme karşısında devrimi gerçekleştiremeyen ülkelerin bu ülkelerle yaptıkları ticaret sonucunda sömürülmekten kurtulamamaları, ülkeler arasındaki gelişmişlik farklarının daha da artmasına neden oldu. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ise dünya ülkelerini gelişmiş ülkeler ve az gelişmiş ülkeler şeklinde ikiye ayırmak mümkün hale geldi.

Daha sonra Dünya Bankası bu ülkeleri diğer ülkeler karşısında daha az gurur kırıcı bir sınıflandırma olması için “Gelişmekte Olan Ülkeler” olarak değiştirdi. Gelişmekte olan ülkeleri (G.O.Ü.), Gelişmiş Ülkelerden (G.Ü.) ayıran özellikleri üç grup altında toplayabiliriz. Bunlar ekonomik, demografik ve sosyo-kültürel özelliklerdir. G.O.Ü.’ nün ekonomileri tarıma dayalıdır. Nüfusun büyük bir bölümü tarımla uğraşırken, Milli Gelir içerisinde de en yüksek payı tarım sektörü almaktadır.

Dünya Bankası’nın 2000-2001 raporuna göre 1995 yılında kentte yaşayanların oranı %45, kırda yaşayanların oranı %55 iken, bu oranların 2025 yılında kentte %55 ve kırda %39 olacağı belirtilmiştir (Anonim 2000). Aynı raporda kırsal alanların boşalmaya devam etmesiyle kentte yaşayan fakir insan sayısının 1995’te 1,6 milyardan 2025 yılında 3,1 milyara ulaşacağı belirtilmiştir. Araştırmadan ortaya çıkan diğer rakamlar aşağıdaki çizelgede yer almaktadır:

Çizelge: Dünya genelinde yaşam ve sağlıkla ilgili bazı göstergeler (000,000/kişi)

YILLAR 1995 2025
Yoksullukla yaşam 2400 3300
Yetersiz beslenme 1800  500
Açlıktan ölenlerin sayısı     20    10
Kirli suda ölenlerin sayısı    9,1   3,7
Sağlık kuruluşlarına erişememe 1500  700
Yetersiz barınma 1100  700
Okula erişememe 1000  500
İşsizlerin sayısı   100  200

Kaynak: World Bank 2000-2001 Report, s.274-290, Washington D.C.

Yukarıdaki tabloda yer alan yaşam ve sağlıkla ilgili özelliklerin kırsal alanlarda görüleceği ve 2025 yılında bile kırsal alanlarda yaşayan insanların tüm dünya nüfusuna oranı %40′ lar civarında olacağı düşünülürse kırsal alanların ve özellikle G.O.Ü.’deki kırsal alanların kalkındırılmasının önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Yani 2020’li yıllarda insanlar hala açlıktan ölebilecek, hala kirli sulardan hastalanabilecek, hala barınma sorunlarıyla karşılaşabileceklerdir. G.O.Ü.’in bu sorunları gelişmiş ülkeleri de rahatsız etmeye devam edecektir. Bu yüzden kırsal kalkınma her ülkenin kendi sorunu olmasının yanında uluslararası tarım politikasının da gündeminde olan konulardandır.

 SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA OLGUSU:

Günümüzde benimsenmiş olan iktisadi kalkınma modellerinin hemen hiçbiri çevresel kaliteyi ve doğal kaynakların deformasyonunu dikkate almadan geliştirilmiş modellerdir. İktisadi kalkınmada sınır tanımayan ve ülke ekonomileri arası rekabette kalkınmayı veya kalkınmışlığı belirleyici kriter olarak kabul eden bu modeller kısa dönemli modellerdir. Uzun dönemde çevresel kaliteyi de dikkate alan tek kalkınma modeli kaynakların israf edilmeden, optimum kullanımını amaçlayan sürdürülebilir kalkınma modelidir.

Sürdürülebilir kalkınma; ekolojik denge ile ekonomik büyümeyi birlikte ele alan, hem doğal kaynakların etkin kullanımını sağlayan hem de çevresel kaliteye önem veren bir kavramdır.

Bir ülkede sürdürülebilir kalkınmanın sağlanabilmesi ekolojik sürdürülebilirlik, ekonomik sürdürülebilirlik ve sosyal sürdürülebilirliğin sağlanmasıyla gerçekleşecektir. Yani kuşaklar arası kaynak kullanım etkinliğine sahip sürdürülebilir kalkınma olgusu; doğal sermayeyi tüketmeyen, gelecek kuşakların da gereksinimlerine sahip çıkan, ekonomi ile eko-sistem arasındaki dengeyi koruyan, ekolojik açıdan sürdürülebilir nitelikte olan bir ekonomik kalkınmadır.

 Sürdürülebilir kalkınma yaklaşımında dört anahtar kavram vardır:

  1. Yoksulluk ve mahrumiyetin giderilmesi.
  2. Çevre kalitesini arttırıcı kalkınma.
  3. İnsana önem veren kalkınma.
  4. Kurumsal değişim, yani her kademedeki kararlarda ekonomi ve ekolojiyi birleştirme.

Sürdürülebilir kalkınma anlayışını kırsal kalkınma projelerine yerleşmeye başlaması ülkeleri daha çevreci, daha fazla insana önem veren ve refah düzeyini arttırıcı politikaları uygulanması sonucunu ortaya çıkarmıştır.

Kırsal kalkınmanın sonuçları:

Kalkınma sorunu gelişmekte olan ülkelerin olduğu kadar, gelişmiş ülkelerin de sosyal ve ekonomik politikalarının belirlenmesinde temel konuları oluşturmaya devam edecektir.

Dünya kaynaklarının sınırlı olması, insan ihtiyaçlarının ise sınırsız olması, insanlığı yenilenebilir kaynakların kullanımını sınırlandırmaya yenilenemeyen kaynakların ise yok olmasına karşı önlemler almaya mecbur bırakmıştır. Gelişmiş ülkeler kırsal kesime uyguladıkları politikaları da son yıllarda sürdürülebilir kalkınma kapsamında düzenleme yoluna gitmektedirler.

Yerel dinamiklerin harekete geçirilerek halk-devlet dayanışmasının yoğun olarak yaşandığı kırsal kalkınma projelerinin devamının tüm yurda yayılması halkın büyük bir çoğunluğuna yaşama ortamı sağlayan kırsal bölgelerde uygulanacak proje tekliflerinin devlet kurumları tarafından değil yerel yönetimler tarafından yapılması ülkemizde kırsal kalkınmanın hedefine ulaşması için gerekli şartlardır. Kırsal kalkınma projesi uygulanacak bölgenin sosyal ve kültürel yapısını bilen, kırsal kalkınma projelerine sürdürülebilir kalkınma ruhunu yansıtabilecek ve aynı bölgede yaşamakta olan kişilerin lider olarak kırsal kalkınma projelerine katılması, hem sürdürülebilir kalkınmayı sağlayacak hem de projelerin başarısını arttıracaktır.

Kırsal kalkınma projeleriyle birlikte oluşan yoğun ve bilinçsiz girdi kullanımıyla tarımsal ürünlerde görülen artış, tarımsal gelirleri arttırmamaktadır. Uygun pazarlama koşullarının yaratılamaması yüzünden yurtiçi piyasalarda fiyatlar dalgalanma göstermekte ve çiftçi örgütlenmesi sağlanamadığı için ihracat imkanı da ortadan kalkmaktadır. Oysaki kırsal kalkınma projelerinde tarımsal ürün artışı yerine çiftçi gelirlerini arttırıcı hedefler belirlenmeli ve alternatif gelir alanları araştırılmalıdır. Yeniden kırsal  yaşama özlem duyanlara, çiftlik evlerinde konaklama yaparak tatil yapma imkanı sağlayan kırsal turizmin geliştirilmesi de tarımsal gelirli arttırmak bakımından önemli stratejilerdendir. Bu tür kırsal turistik potansiyeli olan bölgelerin belirlenmesi de proje merkezinin görevleri arasında olmalıdır.

AB’ ye tam üyelik yolundaki ülkemizde AB politikalarına her alanda uyum olduğu gibi kırsal kalkınma alanında da uyum sağlamak zorundadır. Gelecek kuşaklara da sağlıklı bir yaşam ortamı sağlayacak sürdürülebilir kalkınma kavramının kırsal kalkınma projelerine aktarılması ve mevcut kalkınma planlarımızda da yer alması kaçınılmazdır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kaynaklar:

  • www.tema.org.tr,
  • Uludağ Ünvr. Zrt. Fak. Trm. Eknm. Böl. Araş. Gör. Serkan GÜRLÜK’ün yazısından alıntılar.