Migren, günümüzde milyonlarca insanı etkiliyor. Akupunktur gibi geleneksel yöntemlerin yanı sıra yeni yöntemler de uygulanmaktadır. Bütün bunlara rağmen maalesef ki migrenin hala tam bir tedavisi yok. Hastaların hayatını kâbusa çevirebilen bu ağrı için ilginç bir bağlantı bulundu.

Florida Devlet Üniversitesi’nden bir mühendis ve bir takımın araştırmacıları migren hastalarının beyninde sodyumun önemli bir rolü olduğunu gördüler. Bu bulgu, hastalığın daha iyi anlaşılmasında ve gelecekte migren hastaları için yeni tedavilerin geliştirilmesinde önemli roller üstlenebilir. FAMU-FSU’da mühendis Sam Grant ve Huntington Tıp Araştırma Enstitüleri’ndeki sinirbilim direktörü Dr. Michael Harrington memelilerde migren ile ilgili ağrı ve diğer belirtilerin görülmeden önce bile beyinde sodyumun nasıl dağıldığını açıklayan bir makale yayınladılar. Pain dergisinde yayınlanan makalede Dr. Grant migrenin milyonlarca insanı ve de özellikle kadınları etkilediğini ve amaçlarının bu hastalığı daha iyi anlamak ve nihayetinde bu hastalıktan muzdarip kişiler için daha iyi tedaviler geliştirmek olduğunu belirtti. Grant bir çeşit güçlendirilmiş MRI kullanarak hastalığın nasıl oluştuğunu çözmek istedi. Bir nörobilimci olan Harrington ise mesleki bilgilerini ve bu hastalıkta sodyumun (Na) rolü hakkında şüphelerini Grant ile paylaşınca ikili işbirliği yapmaya karar verdi.

Migren Belirtileri Çıkmadan Önce Sodyum Artıyor

Ekip, laboratuvarda güçlendirilmiş mıknatıslar kullanarak sıçanların beyinlerini incelemeye başladılar ki bu sıçanlar migrenli hale getirilmişlerdi. Yapılan incelemeler sonucu ekibi şaşkınlığa uğratan bazı sonuçlar eldi edildi. Ekip, sıçanlarda herhangi bir migren belirtisi görülmeden çok önce beyin sapında sodyum miktarının arttığını gözlemledi. Nörolog Dr. Harrington, bu çalışmanın bize migrende erkenden sodyum artışının önemini daha fazla vurgulamamızı ve migren belirtilerinin başlayabileceği bölgeler hakkında ipuçları sağlayacaktır dedi.

Ekip iş birliğini sürdürmeye devam ederek beyin sapı ve ventriküler sistem ile ilgili çok detaylı araştırmalara dair yeni planlar yapıyor. Ayrıca piyasadaki mevcut tedavilerin sodyum dağıtım sürecinden etkilenip etkilenmediğini de görecekler. Ulusal Sağlık Enstitüsü’ne göre Amerika’da yaklaşık olarak her 100 kişiden 12’si migrenden muzdarip.

Bilim insanları bir dizi farklı sağlık durumunun (ki bunların içerisinde ışık ve hormonal değişimlere maruz kalma, stres ve anksiyete dahil olmak üzere çeşitli değişkinler bulunmakta) migreni tetiklediğini düşünüyorlar.

Sofra Tuzu Yüksek Oranda Sodyum İçeriyor

Şimdi, gelelim tuz ile bağlantısına. Teknik ayrıntılara fazla girmeden sofra tuzunun ne olduğundan başlayalım. Tuz, (NaCl) sodyum (Na) ve klor (Cl) atomlarının (iyon yapılarının) birleşmesi sonucu meydana gelir. Sofrada rafine olarak tükettiğimiz tuzun % 99’u NaCl’dir. Özetle, tuz tükettiğimiz zaman vücudumuza bol miktarda sodyum almış oluruz. Tabii ki gıdalarda da doğal şekilde sodyum bulunur. Hem sodyum hem de klor iyonları vücutta çeşitli biyolojik reaksiyonların oluşması ve/veya devam etmesi için çok önemli rollere sahiptir. Fakat atalarımızın dediği gibi azı karar çoğu zarardır. Fazla tuz vücutta toksik yani zehirleyici etkiler yapabilir. Ayrıca fazla tuz tüketiminde halk arasında tansiyon olarak isimlendirilen yüksek kan basıncının oluştuğu da hepimizin malumu. Ortalama sağlıklı bir insanın günlük alması gereken tuz miktarı 6-8 gram arasındadır. Yapılan araştırmalarda, tuzu bir gram azaltmanın; felç ve kalp krizini ortalama % 5 ve % 3 oranında azalttığı da belirlenmiştir. İşte tuzun az tüketilmesi bu kadar hayati katkılar sağlıyor.

Gelelim kaya tuzuna. Öncelikle tuz, tuzdur. Kayası, denizi fark etmez; sonuçta sodyum klorür (NaCl) dediğimiz bileşiktir. Kaya tuzunun NaCl oranı % 95-97 iken, rafine tuzda bu oran % 99’un üzerindedir. Kaya tuzunun “daha az tuzlu” olmasının nedeni budur.

Kaya Tuzu Sanıldığı Gibi Çok Sağlıklı Değil

Maalesef son yıllarda halk sağlığı adına bazen inanılmaz yanlış söylemleri akademik unvanlı insanlar söyleyebiliyor, halkın sağlığını hiçe sayarak yapılan bu söylemlerin amacı nedir, açıkçası merak etmekteyiz. Tahmin ettiğiniz gibi kaya tuzunun rahatlıkla ve bol tüketilmesi tavsiyesinden bahsediyorum. Öncelikle kaya tuzunun çok büyük bir miktarı NaCl’dir. Yani bildiğiniz sofra tuzu, geriye kalan az miktarı ise çeşitli mineraller içerebilir. Öncelikle 84 farklı mineral içerdiği ve bunların insan vücudu için sağlıklı olduğu iddiası tam bir safsatadır. Doğada, doğal bir şekilde 92 element bulunur. Bunların içerisinde kadmiyum, cıva, arsenik, uranyum, toryum, kurşun gibi son derece ağır ve toksik metaller de bulunmaktadır. Bu maddelerin vücutta bulunması ya da birikmesi ölümcül etkilerle sonlanabilir. İddia edildiği gibi bu tuzlarda 84 çeşit mineral olsa bile bu tuzların zehirleyici bileşikler içermesi neredeyse kesindir. Ayrıca insan vücudu için gerekli olan ve bilinen mineral sayısı kaynaklarda farklı olmakla birlikte 26-29-32 olarak belirtilmiştir. Kısaca 84 farklı minerale ihtiyacımız bulunmamaktadır. Bunlar bilinen bütün elementler.

Vücut işlevleri için mutlak manada zorunlu olan ise kaynaklarda 16-17 olarak geçmektedir. Yani vücudumuzun 84 farklı elemente ihtiyacı yok. Vücutta bulunmayan bir elementin ise vücuda alınmasının bir faydası olmaz; bilakis eğer kurşun, cıva gibi ağır ve toksik bir metal ise bu zehirleyici etkiler gösterebilir. Şunu da ekleyelim, kaya tuzunun içerisinde vücut için faydalı olan diğer mineraller olsa dahi, bunlar kaya tuzunda miktar olarak çok az olduklarından dolayı, vücutta işe yarar hale gelmesi için kilolarca tuz yemelisiniz. Lütfen mineral ihtiyacını sebze ve meyveler başta olmak üzere sağlıklı gıdalardan alın.

Fazla Tuz Tüketimi Yarardan Çok Zarar Getirebilir

Yüksek oranda tuz tüketimi, vücutta sodyum artışına yol açar, bunun diğer hastalıklar üzerindeki etkileri bir yana migren üzerinde de olumsuz etkileri olabilir; fakat tek bir çalışma üzerinden bilimsel olarak net bir sonuca varılamaz. Tuzdan gelen sodyumun, kan beyin bariyerini geçip geçmediği araştırması başta olmak üzere daha çok çalışmanın yapılması gerekir. Kan beyin bariyerindeki endotel hücreler sodyumun geçişini zorlaştırır, fazla tuz tüketiminin migrenin tetiklenmesine yol açabileceğini kesin olarak söyleyemeyiz; fakat bu çalışmada sodyum-migren ilişkisi bulunması, migren-tuz ilişkisini incelemeyi kayda değer kılıyor.

Netice itibariyle siz yine de fazla tuz tüketmeyin, kaya tuzunun kilosu 40-50 TL’den satılırken rafine tuz 2-3 TL’den satılmaktadır, piyasa fırsatçılarına prim vermeyin.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kaynaklar

  1. https://medicalxpress.com/news/2019-03-team-link-sodium-migraines-pain.html
  2. http://yunus.hacettepe.edu.tr/~kdirik/JEO153_2_mineraller.pdf
  3. https://www.acibadem.com.tr/Hayat/Bilgi/gunde-ne-kadar-tuz-tuketmeliyiz
  4. https://sciencebasedmedicine.org/pass-the-salt-but-not-that-pink-himalayan-stuff/
  5. https://acikders.ankara.edu.tr/pluginfile.php/1010/mod_resource/content/1/14.%20Mineral%20maddeler%20%28Ytrszlk-Fzllk%20Hast%29.pdf
  6. https://yalansavar.org/2015/12/21/kaya-tuzunun-dayanilmaz-dogalligi/

“Migren ve Tuz Arasında Bir Bağlantı Var mı?” Osman Eren https://sinirbilim.org/migren-ve-tuz-arasinda-bir-baglanti-var-mi/#Kaya_Tuzu_Sanildigi_Gibi_Cok_Saglikli_Degil