Baykuş, her ne kadar birçok kültürde kötünün sembolü olarak kabul edilmişse de aslında bilgeliğin ve bilginin, öğretmenin ve öğrenmenin sembolüdür.

17.yy. Hollandası’nda baykuşun sembolik anlamı sarhoşluk ve aptallık iken, Antik Çağ’da akıl ve bilgeliği sembolize etmektedir.

Yunan mitlerindeki baykuş efsanelerine baktığımızda toplum için uygun olmayan hallerden dolayı kahramanların ceza olarak baykuşa dönüştürüldükleri görülmektedir.

Baykuş Antik Yunan mitolojisinde bilge tanrıça Athena ile ilişkilendirilmiştir. Babası Zeus’un kafasından (beyninden) çıkan Athena zekanın, aklın ve sağduyunun tanrıçasıdır ve kutsal hayvanı baykuş da bunları temsil eder.

Baykuşun genellikle karanlıkta ve mezarlıklarda dolaşması ise karanlıkta keskin bir görüye yani görünmeyeni görmeye ilişkin yeteneğinden ve ölülerin ruhlarına karanlıkta rehberlik etmesindendir. Bazı Ortadoğu ve Uzak Doğu kültürlerinde bir dünyadan bir başka dünyaya geçen ruhların gözcüsü, bekçisi ve koruyucusudur.

Mısır, Kelt ve Hint mitolojilerinde de benzer şekilde yeraltı dünyasının bekçisi ve ölülerin koruyucu olarak kabul edilmiştir.

Kızılderili kültüründe baykuş bilgeliğin ve kutsal bilgilerin sembolüdür. Baykuşun şifa gücü olduğuna inanmışlar, bunun yanısıra kötü ruhlardan korunmak için üstlerinde baykuş tüyü taşımışlardır.

Afrika ve Avustralya Aborjinlerinin kültüründe ise baykuşun sırların habercisi ve şifacıların refakatçisi olduğu kabul edilmiştir.

Çin mitolojisinde baykuş kötülüğü çağrıştırır ve ölümün simgesidir. Antik Çin inanışlarına göre genç baykuşların annelerini yediklerine inanılmıştır. Baykuş sesi ise anlamsal olarak birinin mezarının kazılacağı inancına karşılık gelmektedir.

Ortaçağ Avrupa’sında baykuşun cadılık ve uğursuzlukla ilişkilendirildiği, İskoçların gündüz bir baykuşla karşılaştıklarında başlarına bir uğursuzluğun geleceğine inandıkları, Galliler tarafından ise ya başlarına kötü bir iş geleceği ya da bir kızın bakireliğini yitireceği belirtilmiştir.

Anadolu mitolojisinde baykuş uğursuz olarak kabul edilmekte ve pek sevilmemektedir. Kimin evinin yakınında baykuş öterse o evde birinin öleceğine o evin başına büyük bir felaket geleceğine inanılmıştır. Baykuş ocak yıkan, yıkılan ocaklarda yuva kuran bir kuştur. Bundan dolayı bir ürküntü ve yıkım simgesidir.

Demem o ki; mitoslar, kültür dediğimiz şeyin DNA’sıdır.